• Şerifali Sarissa Şubesi
  • Ataşehir Şubesi
  • Şerifali Elalmış Şubesi
  • Neden Biz
  • Misyonumuz
  • Eğitim Enstrümanları
  • Vizyonumuz
  • Biz Kimiz

Biz Kimiz

Özlem Esra ADAKUL

Uzun senelerdir çocuklarda görülen davranış bozuklukları ve dikkat problemleriyle ilgili çalışmalar yaparken bu tip problemlerin 2 – 6 yaşta oluştuğunu gördüm ve bilgilerimi muayenehane ortamından ana okullarına taşıdım. 2000 senesinde okullara danışmanlık vererek başladım bu yolculuğuma, çocukları çok sevdiğimi, tüm günümü onlarla geçirmek istediğimi fark ettiğimde bu okulu açtım. Hayatımın en mutlu yıllarını yaşıyorum, çocuklarla geçirdiğim her dakikada yeni bir şeyler öğreniyorum. Psikoloji, hayatın değişen şartlarında gelişen ve değişen bir durum bu gelişmelere ayak uydurmak bu alanda çalışmakla mümkün.

Çocuklarla doğru ve yeterli iletişim kurmak davranış bozukluklarını en aza indirir, dikkati yeterli seviyeye getirmek ise egzersizlerle mümkündür, sadece ne yapmamız gerektiğini öğreten kişilere ihtiyacımız var. Çocuklara terapi vermektense ailelere ne yapmaları gerektiğini öğretmek gereklidir.

IQ çok önemli gibi gözükse de; bence önemli olan çocukta geliştirilebilecek kristalize zeka, fikir zenginliği, problem çözebilme yeteneği ve mutlu bir psikolojidir. Zekayı uygun ve parlak kullanabilme yeteneği elimizdedir ve geliştirilebilir.Fikir zenginliği kazanabilmek anaokulundan başlıyor, bizler bile bu mesleğin içerisinde farklı materyallerle neler yapılabileceğini belli yaşlardan sonra öğrendik, onun için şimdiki çocuklar ailelere çok farklı geliyor bunun sebebi çocuklarımızı geliştirmek için her şeyi yaparken kendimizi ihmal etmemizdendir. Çocuklar her gün bir şeyler öğrenirken bizler aynı oranda kendimizi geliştiremezsek yetersiz, sınır koyamayan aileler haline geliriz ve ben çocuğumla baş edemiyorum, istediğim gibi bir çocuk olmuyor diye çareler aramaya başlarız.

Çalışma hayatında başarılı olmak için nasıl profesyonellik gerekiyorsa çocuk yetiştirmekte de başarılı olabilmek için profesyonellik gerekmektedir. Profesyonellik kazanmak kendimizi yıpratmadan çocuk yetiştirmenin ve en önemlisi çocukla keyif alarak yaşamanın tek şartıdır.

Güngör ERZE

Çocuk eğitimini tıpkı dipsiz bir kuyuya benzetiyorum. Tam 45 yılını etkin bir şekilde içinde geçirdiğim Milli Eğitimin, kesin kurallarla sınırlandırılamayacağını, “her yiğidin bir yoğurt yiyiş tarzı vardır” misali, her eğitimcinin kendine özgü bir yaklaşımı vardır eğitim işinde. Yıllardır bir düzene oturtulamamıştır bir türlü. Her yıl yeni bir uygulamaya geçilmiş, daha sonra çeşitli bahanelerle başka bir uygulama başlatılmıştır. Geçer not ile geçilsin, 1-2. sınıfta sınıfta kalma olayı olmasın, ev ödevi verilmesin, çocuğu ezberciliğe alıştırmayalım, çocuğun özgüveni açısından sonsuz özverili olalım v.s. Birçok uygulama denenmiş, vazgeçilmiş sonra tekrar denenmiştir. Meslek hayatım boyunca “Tutarlı” olmayı prensip edindim. Çocuklarıma, öğrencilerime, velilerime, öğretmenlerime hep bu yönde telkinde bulundum. Tutarlı, kurallı, prensip sahibi olmak beraberinde bütün güzellikleri getirir.

Çocuklarımızı hayata hazırlarken, tutarlı, kendine güvenli, öğrenmeye meraklı, araştırıcı, yardımlaşan, paylaşan, mutlu, sevecen, becerikli, sorumluluk duygusu gelişmiş bireyler olmaları için sabırla ve anlayışla yaklaşmak tabii ki çok önemlidir. Ama, çocuğun yanlışını, hatasını kabullenmek değildir bu. Mutlaka yanlışı söylenmeli, doğuracağı sakıncalar sabırla anlatılmalı, tekrarlanmaması sağlanmalıdır. Israrla tekrarlandığı takdirde çeşitli uyarılar ve formüller uygulanmalıdır. Bu formüller yine beraberinde bir eğitimi getirmelidir. (Resim yapma, yazı yazma , boyama v.b). Eğitimci kararlarında; kararlılığını uyguladığı sürece, kararlı bireyler oluşacaktır çevresinde. Çocuklarımızın zamanla yetemedikleri başarılı olamadıkları durumlar olacaktır.

Biz çocuklarımıza, yetenekleri kadar yetemediklerini de bilmenin erdemliğini öğretmeli, yetememe durumlarında “öğrenmenin yaşı yoktur” her yaşta bir şeyler öğrenebiliriz. Yeter ki öğrenmenin yollarını, öğrenmek istediğimiz bilgilere, en doğru ve en kısa yoldan nasıl ulaşabileceklerini öğretelim. Öğrenmek yerine, bilmemesini karşısındakini suçlamanın kolaylığına kaçmamasını öğretmeliyiz. Başkasını suçlayarak kendini savunmanın çok yanlış bir anlayış olduğunu bu tür davranışların kişiyi hayat boyu eksik, yetersiz bireyler olmaya mahkum ettiğini defalarca vurgulamalıdır. “Çocuklar örneklere muhtaçtırlar” çocuklarımıza, gerek veli gerekse eğitimci olarak güzel ve doğru örnek olma durumundayız.

Biz okul olarak, haklı olsak bile; tartışmayı kazanıp, veliyi kaybetmek yerine, veliyi kazanıp, tartışma ortamı yaratmamayı amaçlamaktayız. Ayrıca, çocuklarımızın, öğrenemiyorlar mı, yoksa öğretemiyor muyuz düşüncesinden yola çıkarak, öğretebilmek için, çabalarımızı, yöntemlerimizi gözden geçirip, yeni uygulamalar, yeni arayışlar içinde olmamızın bilincindeyiz. Değerli velilerimizin de “niye yardımcı olamadım” düşüncesi ile hareket etmelerini arzuluyoruz. Diliyorum ki; sabrımızla, kararlılığımızla, kendine güvenli, saygılı, sevgi dolu, mutlu ve bilgili ne istediğini bilen çocuklarımızla yarınlarımıza umutla bakarız.

To Top ↑